Günümüzde birçok kişi tarafından sevilerek içilen kahve, genellikle keyifli anlarda tüketiliyor. Günde 1-2 fincan ile başlayan kahvenin hazzın artmasıyla beraber kişide bağımlılığa yol açabileceği uyarısında bulunan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, tüketimin ölçülü bir şekilde olması gerektiğini belirterek günlük en fazla 1-2 fincan tüketilmesini tavsiye etti. Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, kafein yoksunluğu çeken insanlar tarafından en sık fark edilen semptomun şiddetli, yoğun baş ağrısı olduğunu söyledi.
Günümüzde birçok kişi tarafından sevilerek içilen kahve, genellikle keyifli anlarda tüketiliyor. Günde 1-2 fincan ile başlayan kahvenin hazzın artmasıyla beraber kişide bağımlılığa yol açabileceği uyarısında bulunan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, tüketimin ölçülü bir şekilde olması gerektiğini belirterek günlük en fazla 1-2 fincan tüketilmesini tavsiye etti. Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, kafeinyoksunluğu çeken insanlar tarafından en sık fark edilen semptomun şiddetli, yoğun baş ağrısı olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, kahve tüketimi ve kahve bağımlılığına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Kahveyi keyifli anlarda tüketiyoruz
Günümüzde tüketimi artan kahvenin genellikle keyifli ve mutlu hissedilen anlarda içildiğini kaydeden Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ölçülü tüketimin önemine işaret etti. Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, kahve tüketirken de her şeyde olduğu gibi ”azı karar çoğu zarar” sözünün akılda tutulması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ”İnsan kahveyi mutlu olduğu zamanlarda içmektedir. Kendime güzel bir şey yapayım, kendimi ödüllendireyim bir kahve içerek ya da çok sevdiğim biri ile sohbet edeceğim bir kahve eşliğinde gibi bizi rahatlatan, stresimizi azaltan ve mutlu olduğumuz anlardır. Bu nedenle mutluluğumuza da eşlik ediyor, damarları genişletiyor, zihni açıyor, bunların yanı sıra özellikle mutlu anlarımıza eşlik ediyor olması daha da önemli geliyor bizlere.” diye konuştu.
Günde kaç kahve içilmeli?
Kahve tüketiminin miktarının önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ”Günde yaklaşık 13-14 fincan kahve içen kişilerde, önce alınan miktar bu seviyelere gelene kadar 1-2 kahve ile başlayıp aynı hazzı alana kadar miktar artmaya başlamaktadır. Bu miktar ölçülü bir şekilde olmalıdır ve çok fazla tüketilmemelidir. Günlük en fazla 1-2 fincan kahve tüketimi normal olarak görünmektedir.” dedi.
Dozu kaçırıldığında kafein, bağımlılığa yol açabiliyor
Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ”Kafein uyarıcı bir madde olduğundan, kafein kullanıcıları, kafeinin onlara verdiği artan enerji ve uyanıklıktan yararlanırken, dozunu kaçırıp bunu bağımlılık haline getirebilirler. Bazı insanlar, işleriyle ilişkili zihinsel ve fiziksel aktivitelere yönelik enerjiyi ve ilgiyi artırmak için kafeinin uyarıcı etkilerinden yararlanırlar.” dedi.
Gerginlik ve baş ağrısı ortaya çıkabilir
Kişinin günlük alıştığı miktarda kahve içmediğinde kahveye ihtiyaç duyabildiğini belirten Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ”Kişi bu durumda bir arama davranışı içinde oluyor. Kafein eksikliğinde bazı kişilerde gerginlik ve baş ağrısı durumları yaşanabilmektedir. Kahve tüketiminde öncelikle önemli olan tüketilen miktardır. Ancak miktardan da önemli olan durum ise kişinin aynı hazzı yakalayabilmek için miktarın artıyor olmasıdır. Biz bu duruma tolerans diyoruz, bağımlılıkta olmazsa olmazımızdır.” dedi.
Kafein yoksunluğunda şiddetli baş ağrısı çekilebilir
Kafein yoksunluğunun kafein bağımlısı olanlarda daha çok hissedildiğini ifade eden Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ”Kafein yoksunluğu çeken insanlar tarafından en sık fark edilen semptom şiddetli, yoğun baş ağrısıdır. Genellikle çok yorgun ve hatta uykulu hissederler. Konsantre olmada zorluk çekebilir, depresif veya sinirli olabilirler. Kafein yoksunluğu çeken insanlarda bulantı, kusma, kas ağrısı veya grip benzeri semptomlar da yaşanabilir. Enerji eksikliği, motivasyon düşüklüğü de görülebilir.” dedi.
Kahve bağımlılık yapar mı?
Kahvenin içerdiği kafein nedeniyle bağımlılık yaptığını ifade eden Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, ”Kahveyi almadığımız zamanlarda arama davranışı yani aşerme ortaya çıkar. Hamilelerin canları kışın nasıl erik isterse aynı bu durum gibi bu kişilerin kahve istiyor olmaları, yine almadıkları zamanlarda tüketmediklerinde yoksunluk ve ihtiyaç belirtilerinin oluşması, etrafında ve çevresindekilerin bu kişilerin kahvesi ile şikayetçi olması yani ‘Çok içiyorsun’ ya da sabah kalkar kalkmaz ilk iş eline kahveyi alıyorsa yavaş yavaş bağımlılıktan söz etmemiz gerekmektedir.” dedi.
Gençleri tehdit ediyor
”Kahve dayatılan bir kültür olmaya başladı ve çay tüketimi azaldı” diyen Prof. Dr. H. Nesrin Dilbaz, sözlerini şöyle tamamladı:
”Ayrıca kahve uyku kaçırır ve yemekten sonra düşebilen kan şekerinin ardından kahve tüketilmesi ile birlikte kişi kendini dopinglemiş oluyor. Özellikle bağımlılık ile ilgili kısmına baktığımızda bazı gençlerde görüyoruz, bizim ülkemizde de yavaş yavaş başladı. Yurt dışında da görüyorsunuzdur. Bazen biz özellikle terapilerde soruyoruz. Sabah kalkıp ilk gördüğünüz kişi kimdir diye sorduğumuzda tek cevap alıyoruz: Kafedeki barista. Çünkü o kadar yalnızlar ki sabah en erken saatte kalkıyor ve ilk işleri gidip bir kahve almak ve hayatlarına o şekilde devam etmek. Sabah uyanmak için, yemekten sonra oluşan rehaveti ortadan kaldırmak için ve öğrencilerde ise gece uyumamak için kafein tüketimi yapılmaktadır.”
Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın