DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı. Babacan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hakkındaki mahkeme kararını ve anayasa değişikliği tartışmalarını değerlendirdi.
Babacan şu ifadeleri kullandı:
‘Belli ki rahat bırakıp gitmeyle ilgili kaygılar var’
“Kararın ne düzgün hukuk mütalaalarına ne de kamu vicdanına uyduğunu görüyoruz. Yazık. Bu ülkede artık bunlar olmamalı yaşanmamalı. Artık hükûmet gerçekten giderayak büyük bir panik içerisine girmiş durumda. Seçimi kaybettiği anda belli ki korkular var. Belli ki rahatlıkla bırakıp gitmeyle ilgili ciddi kaygılar var. Panik halinde iktidarın elden kayıp gitmekte olduğunu görüyorlar hissediyorlar ve artık akıl dışı işler yapıyorlar.”
‘İmamoğlu’nun beraat etmesi için beraber gayret göstermemiz lazım’
“A planı üzerinden gitmek lazım. Mahkeme sürecinin Sayın İmamoğlu’nun beraat etmesi yönünde sonuçlanması için hep beraber gayret göstermemiz lazım. B planı olarak ne olur? Belediye meclisi toplanıyor, kendi içerisinde bir başkan seçiyor. Bir de iktidarın kayyum uygulaması var ki hiçbirini dinlemiyor. İstanbul Avrupa’nın pek ülkesinden büyük bir şehir. İktidarın milyonlarca insanın siyasi tercih ve iradesini yok sayarak, keyfi bir uygulamayı yapacak cürete sahip olmaması lazım.”
‘Hicap duyuyorum’
“Eğer hükûmet alt derece mahkemedeki etkisini gücünü daha sonraki safhalarda aynı şekilde kullanmaya devam ederse o zaman daha farklı bir sonuç karşımıza çıkabilir. Çok üzülüyorum. Türkiye adına hicap duyuyorum böyle bir gelişmeden. Çünkü Türkiye üste çıkanın alttakileri ezdiği, dönüşümlü zorbalık döneminin yaşandığı bir ülke haline geldi.”
‘Bunun adı rövanş değil, fauldür’
“Adil rövanşlar eşit şartlarda olur. Eğer bir rövanş olacaksa sandıkta yapılması lazım. Siz sandıktaki yenilginin rövanşını garip hukuk yöntemleriyle yargıyı etkileyerek almaya çalışıyorsanız bunun adı rövanş değildir. Bu fauldür, bu kural dışı oyundur.”
‘Bir havuç çeşitleri var, bir de sopa çeşitleri’
“Hükûmet gözüne kestirdiği partilerle veya şahıslarla ilgili iki yöntem uyguluyor. İkna edebileceğini düşündüğü insanları havuçla kendine çekmeyi deniyor. İkna etmesinin güç olduğu insanlarla ilgili sopa çeşitlerine bakıyor. Bir havuç çeşitleri var, bir de sopa çeşitleri. Kime ne yarıyorsa. Yani ya havuçla ya sopayla kendi iradesi neyse o yönde hareket etmeye zorluyor insanları veya partileri. Ama şu ana kadar hiçbir konuda başarılı olmuş değiller. Bundan sonra da çalışmaz artık. Sayılı gün çabuk geçecek.”
‘Erdoğan gidip de yerine bir başka benzeri gelmesin’
“Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili kriter olarak ne dedik? Güvenilir, sözünde duran, demokrasiyi içselleştirmiş, lafta değil özde demokrat, istişareye önem veren birisi olması lazım. Erdoğan gidip de yerine bir başka benzeri gelmesin.”
‘Temel hak referanduma gitmemeli’
“Temel hak referanduma gitmemeli. Diyelim ki dünyanın öbür ucunda bir ülkede sadece yüzde 5 Müslüman nüfus var. Yüzde 5 nüfusta yaşayan kadınlar da başını örtüyor. Başörtüsünün yasak ya da serbest olmasıyla ilgili bir meseleyi referanduma götürebilir misiniz? Yüzde 95’le yasaklayabilir. Halbuki temel insan hakkı.”
‘Metinle ilgili sıkıntılar var, dillendireceğiz’
“Hükûmet kıvrana kıvrana bir taslak ortaya çıkarttı. Kötü bir taslak. Zaten topu topu iki maddelik bir şeyi ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. ‘Anayasa değişikliğine gerek yok’ diye diye anayasa değişikliğini Meclis’e sundular. İç değerlendirme sürecini işletiyoruz. Biz özgürlüklerden yanayız. Alınan kararlar, atılan adımlar özgürlükleri genişletecekse o kararların yanında durmamız lazım. Metinle ilgili sıkıntılar var. Komisyonda bunları dillendireceğiz.”
‘Gönül ister ki altılı masa alternatif teklif götürsün’
“Altılı masanın hukukçuları başörtüsü konusunda verilen anayasa teklifiyle alakalı ortak bakış açısı oluşturabilirler mi? Biz bunu çok arzu ediyoruz. Bu her şeyden kıymetli olur. Gönül ister ki altılı masa Anayasa Komisyonu’na iyi çalışılmış, dört başı mamur, sapasağlam bir alternatif teklif götürsün. Yok eğer bu maddeler konusunda ortak mutabakata usul veya esas olarak gerek yoksa, o da olabilir. Ama neye destek verip vermeyeceğiz? Şu andaki metin kötü bir metin. Biz metne açık çek verip hükûmet ne getiriyorsa peşin destek veriyoruz diyemeyiz. Metni iyileştirmek için çaba gösteririz. Öbür taraftan da altılı masa olarak bu konuda ortak tutum ortaya koymayı çok arzu ederim.
‘400’ü geçtikten sonra referanduma götürürse halk cezasını keser’
“(Cumhurbaşkanı’nın anayasa değişikliğini referanduma götürme yetkisi) Cumhurbaşkanı eğer çıkan karardan memnun değilse ‘Ben bir de bunu halka soracağım’ diyebilir diye o hak var orada. Yoksa kendi getirdiği şey zaten Meclis’ten üstelik 400’ün üzerinde oyla geçtiyse, ‘Bu artık pas attı, ben de gol atacağım’ diyor ya, bu artık bambaşka bir şey. Büyük bir istismar olur. Milletin aklıyla dalga geçmek olur. Ona cüret edeceklerini zannetmiyorum. O kadar aklını izanını kaybetmiş olduğuna inanmıyorum. Partisinin getirdiği meclisten 400’ü geçecek, ‘Bir de halka soralım’ diyecek... O zaman halk onun cezasını çok kötü keser.”
‘Faiz düşmanlığı şapkası altında büyük bir servet transferi var’
“Merkez Bankası yüzde 9’la vatandaşa borç veriyor mu? Ev almak için gidin. Kredi var mı? Bankaların çoğu ‘Kusura bakmayın, para yok’ diyorlar. Madem faizi düşürüyor, Merkez Bankası direkt yüzde 9 faizle konut kredisi versin. Niye bankaya veriyor da vatandaşa vermiyor? İnanın burada büyük bir illüzyon var. Faiz düşmanlığı şapkası altında büyük bir servet transferi var.”
‘Ne yaptınız milletin parasına?’
“‘Siz kur farkı ne ödediniz?’ diye soruyorlar Merkez Bankası’na. ‘Açıklayamam’ diyor. Milletin parası bu. Açıkla, ne yaptınız milletin parasına? Kimin parasını kimden saklıyorsun ya? Bu milletin parası, sana miras mı kaldı birinden? Sen milletin parasının hesabını vermek zorundasın.”
Yorum Yazın